Almanya’da Camiler Sosyal Hayatın Bir Parçasıdır
2024-02-08 - 10:34
Kuddusi UYSAL : Almanya’da camiler sosyal hayatın bir parçası olarak kullanılıyor. Kadınlar, gençler ve çocuklar için kollar bulunuyor. 30 binin üzerinde çocuğumuza hizmet veriyoruz. Milli kimliğimizin korunması için camiler büyük önem taşıyor. Yaşadıkları ülkenin bir parçası olurken milli kimliklerinin korunması sağlanmalıdır. Dil ve dinlerinin muhafazası için onları yalnız bırakmamamız gerekir.
HİSDER (Hikmet İlim ve Sanat Derneği)'in Karatay Belediyesi Şemsi Tebrizi Sosyal Tesisleri’nde düzenlediği “Pazartesi Toplantıları’nda Konya İl Müftü Yardımcısı Kuddusi UYSAL “Yurtdışında İslami Yaşam ve Din Hizmetleri” konusunda dernek üyelerine bilgi verdi.
Emirgazi Vaizi Yusuf UĞUR’un Hac suresi 75-78. ayetler ve Nasr suresi tilavetinden sonra İl Müftü Yardımcısı Kuddusi UYSAL, üç dönem görev yaptığı Almanya’daki izlenimleri üzerinde durdu. 1993-1999 yılları arasında Hünster Ahlen’de din görevlisi, 2006-2011 yıllarında ise Hannover Osnabrück’te din görevlisi, 2004- 2018 yılları arasında ise Münih Başkonsolosluğunda Din Hizmetleri Ateşeliği görevlerinde bulunduğunu belirtti: “30 Ekim 1961 tarihinde Sirkeci’den kalkan trenle işçilerimizin Almanya yolculuğu başladı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ülke kalkınması için yabancı iş gücüne ihtiyaç duydu. İş gücünü İtalya, Yunanistan ve Balkan ülkeleri yanında biz de Almanya’ya iş gücü katkısında bulunduk.”
İLK NESİL BÜYÜK MÜCADELELER VERDİ
Şu anda 3,5 milyon insanımızın yaşadığı Almanya’da ilk giden insanlarımızın ekonomik, dil ve sosyal alanlarda büyük sorunlarda karşılaştıklarını beliren UYSAL, “Biz ancak 15 yıl sonra öğretmen ve din görevlisi atadık. Almanya’ya giden işçilerimizi Türkiye’de ‘Alamancı, gurbetçi’, Almanya’da ‘misafir işçi’ olarak nitelendirildi. Burada aidiyet sorunu yaşadı. İlk nesil büyük mücadeleler verdi. İlk cuma namazı Don Kilisesi’nde kılındı. Satın aldıkları binalarda ibadetlerini yerine getirmeye başladılar. İlk nesil Anadolu kültürü almıştı. Bunlar Almanca sorunu yaşarken 3 ve 4. nesillerde Türkçe problemi bulunuyor.”
DİN SORUNU DİLE YANSIYOR
Avrupa’nın içinde bulunduğu durum üzerinde duran UYSAL İslamofobi’nin hızlı bir şekilde yayıldığını insanımızı ötekileştirdiği ifade ederek “Yehva Şahitleri, misyonerler gençlerimiz üzerinde yoğun bir faaliyette bulunuyorlar. Alman hükümeti tarafından ‘Alman İslamı ‘anlayışını ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Entegrasyon sorunu olarak gördükleri esasında asimile politikasıdır. Milli kimliğimizin korunması için camiler büyük önem taşıyor. DİTİB (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) Milli Görüş Teşkilatı Yunus Emre Enstitüsü, Türk hükümeti konsolosluklar aracılığıyla Türkiye’den hocalar göndererek konuyu sahiplenmeye başladı.”
ALMANYA’DA CAMİLER SOSYAL HAYATIN BİR PARÇASIDIR
UYSAL, Diyanet İşleri Başkanlığı 1980 yılında DİTİB’i kurarak insanımıza din hizmeleri götürmeye başladığını, 13 ateşelikte 1000’i erkek 200’ü bayan olmak üzere 1200 din görevlisinin çalışmalarını yürüttüğünü, bu çalışmalardan Alman hükümetinin rahatsızlık duyduğunu, üniversitelerde kendi din görevlilerini yetiştirme gayretinde bulunduğunu söyleyerek; “Almanya’da camiler sosyal hayatın bir parçası olarak kullanılıyor. Kadınlar, gençler ve çocuklar için kollar bulunuyor. 30 binin üzerinde çocuğumuza hizmet veriyoruz. 4-6 yaş çocuklarımız bizim için önem taşıyor. 2 binin üzerinde camimizin yanında öğrenci evlerimiz bulunuyor. Türkiye’den Almanya’ya okumaya gelen öğrencilerimize barınma imkanı sunuyoruz.” dedi.
GURBETTE ÖLMEK ZOR
Almanya’da cenaze hizmetleri hakkında bilgi veren UYSAL,” Gurbette vefat eden insanımız ata toprağına gömülmek istiyor. İnsanımıza cenaze hizmetleri veriyoruz. Hedefimiz örgün eğitim alan çocuklarımızın din eğitimini de almasıdır. Yaşadıkları ülkenin bir parçası olurken, milli kimliklerinin korunması sağlanmalıdır. Dil ve dinlerinin muhafazası için onları yalnız bırakmamamız gerekir. Çifte vatandaşlık yasasının kabulüyle birlikte Alman vatandaşlığına geçen kişi sayısı artacaktır. Bu da Alman siyasetinde etkin olmamızı sağlayacaktır.”
Sohbetin sonunda İl Müftü Yardımcısı Hüseyin Avni BÖGE Fransa’da görev yaptığı yıllardaki izlenimlerini ele aldı: “Cami ve cenaze insanımızı gurbette birleştiriyor. Allah devletimize zeval vermesin. Fransa’da görev yapan din görevlilerine devletimiz aylık 1 milyon Euro maaş veriyor. Aileler çocuğunun kimliğinin kaybolmaması için camilere dört elle sarılıyor. Bir çocuğumuz İstiklal Marşı’nın 10 kıtasını ezberden okudu. Nerede ezberlediğini sorduğumuzda cevabı ‘cami’ oldu.”
Soru cevap kısmından sonra konuşmacılara plaket ve hediyeleri HİSDER Başkanı Prof. Dr. Önder KUTLU, Başkan Yardımcısı Mustafa DÜNDAR ve Hüseyin Avni BÖGE, Halil KAYHAN tarafından takdim edildi.
  • Beğen
YORUM YAZIN