Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'un Türkiye ziyareti gerek Türk basınında gerekse dış basında geniş ilgi uyandırdı. Zira Akdeniz havzasının bu iki önemli ülkesinin iş birliği, Libya, Batı Sahra, Doğu Akdeniz gibi çeşitli bölgesel sorunların çözümü konusunda önemli bir faktör olarak görülüyor. 12 Aralık 2019 tarihinde yapılan seçimlerde "Değişim" sloganıyla yarışan ve yüzde 58 oy alarak cumhurbaşkanlığını kazanan Abdulmecid Tebbun'un ortaya koyduğu "Yeni Cezayir" vizyonu, Cezayir yönetimine duyulan bu ilginin önemli sebeplerinden biri.
Her iki ülkede ilişkilerin ileriye taşınması hususunda güçlü bir irade söz konusu; tarihsel bağları da bu ilişkinin geliştirilmesinde önemli bir motivasyon kaynağı. Öte yandan ilgili kurum ve kuruluşların bu ilişkileri besleyecek adımları zamanında atması da önemli.
Yeni Cezayir vizyonu
Cumhurbaşkanı Tebbun ve hükümeti bu yeni dönemde ülkede bir değişim rüzgarı estirmeye başladı. Şubat ayında Cezayir'e gerçekleştirdiğimiz seyahat sırasında görüştüğümüz Ticaret Bakanı Kemal Rızzik, son dönemde ortaya koydukları "Yeni Cezayir" vizyonuyla Cezayir'i kapsamlı bir değişime tabi tutmak; bu amaçla ülkeyi dünyaya açmak, hem bölge ülkeleriyle hem de dış dünyayla ilişkilerini güçlendirmek istediklerini ifade etti. Rızzik, özellikle Arap ve İslam ülkeleriyle daha sıcak ilişkiler tesis etmek istediklerinin altını çizdi.
Kemal Rızzik ve diğer kurum ve kuruluşların idarecileriyle yapılan görüşmelerde Tebbun ve hükümetinin ortaya koyduğu bu yeni vizyona delalet eden pek çok emare mevcut. Ülkede birçok alanda "Yeni Cezayir" adı altında önemli bir politik değişim yaşanıyor. Bu vizyonun; üretimi desteklemek ve yatırımı teşvik etmek, yolsuzlukla mücadele, dış dünyaya açılım olmak üzere başlıca üç alana odaklandığını söylemek mümkün. Cezayir hükümeti ülkede üretimi desteklemenin ekonomi açısından önemli olduğunun farkında; bu sebeple vergi indirimi başta olmak üzere teşvik edici birçok tedbir alındı. Cumhurbaşkanı Tebbun, her fırsatta valilere ve ilgili diğer kurumlara bu konuda uyarılarda bulunuyor.
Yolsuzluk şayiası öteden beri ülkenin hemen tüm kesimlerince dile getirilen ve karşılık bulan bir husus. Bu şayia gerek dış yatırımlar gerekse de yerel yatırımlar açısından önemli bir handikap oluşturuyor. Dolayısıyla Tebbun yönetimi, bu durumun olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için çeşitli tedbirlere başvuruyor. Örneğin, ülkede pek çok kişinin yolsuzluk suçlamasıyla gözaltına alındığı basına yansıdı. Tebbun, şubat ayında ilk defa Buteflika döneminde ölü yatırımlardan ve ülkenin zarara uğratılmasından bahsetti. Kendisinin de bakan olarak görev aldığı Buteflika yönetimine yönelik bu eleştirisi, Tebbun'un bu mesele üzerine gitmek istediğinin bir kanıtı olarak okunabilir. 23 Şubat 2022 tarihinde Kuveyt'e gerçekleştirdiği ziyarette Cezayir topluluğuna hitaben yaptığı konuşmada "Yeni Cezayir" söyleminin, yeni kişiler veya yeni bakanlar anlamında algılanmaması gerektiğini belirten Tebbun, bundan kastının yeni bir anlayış, yeni bir tutum geliştirmek ve yeni bir Cezayir inşa etmek olduğunun altını ısrarla çizmiştir.
Tebbun'un "Yeni Cezayir" vizyonunda önemsediği üçüncü konu ise dış ilişkiler. Cezayir’in, Buteflika'nın hastalığı sebebiyle yaşadığı yönetim zaafı, iç sorunlar gibi nedenlerle son yıllarda dünyada ve bölgedeki etkisini önemli oranda yitirdiği sık sık dile getiriliyor. Tebbun, cumhurbaşkanlığının ardından Cezayir'i tekrar eskiden sahip olduğu etkili konuma kavuşturmayı hedefliyor. Bu amaçla hem bölge ülkeleriyle hem de bölge dışı ülkelerle ikili ilişkilerini yeniden canlandırmayı önemsiyor.
Türkiye ile ilişkiler
Cumhurbaşkanı Tebbun'la birlikte ortaya konan "Yeni Cezayir" vizyonunda Türkiye ile ilişkilere de ayrı bir stratejik önem verildiği şüphesiz. Zira Türkiye, 5 milyar doları aşan yatırım payıyla halihazırda Cezayir'deki en büyük yatırımcı ülke pozisyonunda. Cezayir yönetimi, ülkedeki Türk varlığından memnuniyet duyduğunu her fırsatta dile getiriyor. Örneğin, Cumhurbaşkanı Tebbun, 2021 Mayıs ayında Fransız Le Point dergisine verdiği mülakatta "Cezayir'in Türklerle mükemmel ilişkileri vardır. Türkler herhangi bir siyasi talepte bulunmadan 5 milyar dolar yatırım yaptı. Bu ilişkilerden rahatsızlık duyanların gelip bizde yatırım yapmaları gerekiyor," diyerek Fransa'nın Cezayir'deki Türk varlığından şikayetçi olmasına atıfta bulundu.
Türkiye, 5 milyar doları aşan yatırım payıyla halihazırda Cezayir'deki en büyük yatırımcı ülke pozisyonunda.
Ticaret Bakanı Kemal Rızzik'in geçen yılın sonunda Türkiye'nin Cezayir nezdindeki büyükelçisi Mahinur Özdemir Göktaş’la yaptığı görüşmede, çok taraflı şirketler kurarak uluslararası pazara girme önerisinde bulunması, Cezayir'in, ilişkilere kazandırmak istediği stratejik boyutun diğer bir göstergesi. Şubat ayında gerçekleştirilen bu ziyarette Bakan Rızzik, Türkiye ile ilişkilerin klasik mal alım satımının dışında, stratejik bir boyut kazanması gerektiğine tekrar vurgu yaptı.
Türkiye'nin de Cezayir devleti ile ilişkilere önem verdiği biliniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şubat 2018 ve Ocak 2020 tarihlerinde iki yıl arayla Cezayir'i ziyaret etmesi bu ihtimamın bir göstergesi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 2019, 2020 ve 2021'de olmak üzere Cezayir'e üç yıl üst üste ziyaretlerde bulunması, iki ülke arasındaki ilişkilere ivme kazandırdı. Tüm bu çabalar sonuç verdi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2020 yılındaki Cezayir ziyareti sırasında, "Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi" kurulması kararı alındı ve her iki ülkeden iş adamlarının katılımıyla bir iş forumu düzenlendi.
Gerek kamu kurum ve kuruluşları düzeyinde ve gerekse stratejik araştırmalarla ilgili kurumlarda yapılan görüşmelerde, küresel ve bölgesel meselelerin önemli bir bölümünde yaklaşımları büyük oranda örtüşen iki ülkenin ilişkilerine stratejik bir derinlik kazandırmanın gerekliliği vurgulandı. Cezayir Ticaret Bakanı Rızzik, yakında yasalaşması beklenen Yatırımı Teşvik Kanunu ile iş adamlarına önemli avantajlar sağlanacağının altını çizerek bu yöndeki umudunu dile getirdi. Bu kanunun iş dünyasına önemli yatırım fırsatları sunacağını, iki ülke iş adamlarının Afrika kıtasına yönelik ortak ticari faaliyetlerde bulunmasını kolaylaştıracağını, Cezayir'in hem Afrika hem de Asya'ya açılımı hususunda Türkiye'nin networkundan yararlanma arzusu içerisinde bulunduğunu dile getirerek beklentisinin stratejik boyutunu ortaya koydu.
İkili ilişkilerde yeni adımlar
Bu gelişmeler ışığında söylenebilir ki Fransız gölgesinin etkisinde kalan geçmiş dönemlerdeki ilişkilerle kıyaslandığında bugün Türkiye-Cezayir ilişkilerinde olumlu bir hava yaşanıyor. Zira ülkede öteden beri Fransız lobisinin etkili olduğu ve bunun Türkiye-Cezayir ilişkilerinin gelişmesine engel teşkil ettiği biliniyor. Abdulmecid Tebbun liderliğinde ülkede gelişmekte olan milli eğilim, iki ülkenin ilişkileri bağlamında önemli bir fırsat. Cezayir, uzun süredir takip ettiği tek kutuplu ilişkisini Tebbun'la birlikte çeşitlendirme çabası içerisinde. Tebbun'un 17 yıl aradan sonra cumhurbaşkanı düzeyinde Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyaret bu bakımdan önemli. Ziyaret sırasında yapılan anlaşmalar, ortaya konulan hedefler ve iş birliği niyeti, iki ülke arasındaki ilişkileri stratejik ortaklık düzeyine çıkardı. Yapılan anlaşmaların içeriğine bakıldığında rutin anlaşmalar olmadıkları, aksine ikili ilişkilere bir derinlik kattıkları görülebilir.
Fransız etkisinde kalan geçmiş dönemlerdeki ilişkilerle kıyaslandığında Türkiye-Cezayir ilişkilerinde olumlu bir hava yaşanıyor.
Cezayir'de Maarif Vakfı'nın Türk okulu, Yunus Emre Vakfı’nın Türk Kültür Merkezi açması da şimdiye kadar bu konularda oldukça katı bir tutum ortaya koyan Cezayir’in Türkiye ile ilişkilerinde kat edilen mesafenin önemli göstergeleri arasında sayılabilir. İki ülkenin bölgesel meselelerde ortaya koyacakları iş birliği, bölge barışına da önemli bir katkı sunacaktır.
Özetle söylemek gerekirse; her iki ülkede ilişkilerin ileriye taşınması hususunda güçlü bir irade söz konusu; tarihsel bağları da bu ilişkinin geliştirilmesinde önemli bir motivasyon kaynağı. Öte yandan ilgili kurum ve kuruluşların bu ilişkileri besleyecek adımları zamanında atması da önemli. Akdeniz'in etkili ve arabuluculuk geleneği güçlü olan bu iki önemli ülkesinin iş birliği; bölgesel sorunların çözüme kavuşturulması, enerji alanında yaşanmakta olan küresel krizin hafifletilmesi, bölgeyi tehdit etmekte olan terörle mücadele, Libya, Tunus ve Filistin gibi karmaşık meselelerin çözüme kavuşturulması hususlarında önemli bir fırsattır.
***
[Prof. Dr. Enver Arpa ASBÜ Bölge Çalışmaları Enstitüsü müdürüdür.]