Enflasyon verileri iç açmadı
03.02.2025 - 19:12

Adil Özkök

Adil Özkök

Kamunun yoğun zam yaptığı bir aydı ocak ayı, zaten markete giden herkes de görür, markette de fiyatların kontrol altına alınamadığı görülüyordu. Eğitim, sağlık, konut gibi kalemlerde de yükselişin devam ettiğini görebiliyorduk. Zira özellikle konutta yabancıların alışı devam ediyor, bu da ülkemizdeki piyasayı zaten allak bullak etmeye devam ediyordu. Ve veriler bu gelişmeler ışığında açıklandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık %42,12, aylık %5,03 arttı. Oldukça yüksek tabi. Neticede enflasyon 2025’te de yükselişle başladı.

Üretici fiyat endeksine de baktım. Orada ise Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %27,20, aylık %3,06 arttı. Üretici fiyat endeksi verileri biraz umut verici, bunun altını da çizeyim ama tabi toplumu asıl etkileyen TÜFE oluyor, onun için de TÜFE verileri bu haliyle ciddi riskleri taşıyor. 

2024 yılı ocak ayında bir önceki aya göre %6,70 oranında enflasyon yükselmişti. Eğer Sayın Mehmet Şimşek’in açıklamaları gerçekten doğru olmuş olsa, yani enflasyon gerçekten kontrol altına alınabilmiş olsaydı, bu yıl aylık veri yüzde 3 düzeylerinde gerçekleşmeliydi ama öyle olmadı. Enflasyon kontrol altına alınamıyor, bize veriler bunu gösteriyor.

Şu verilere bakar mısınız; Sağlık harcamalarında aylık yüzde 23.57, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 7.66, eğitimde yüzde 7,63, konutta yüzde 7.34, gıda ve alkolsüz içecekler de yüzde 3.86 oranında enflasyon artışı gerçekleşmiş. Eğitimde yıllık artış yüzde 95.53, konutta yüzde 68.90, sağlıkta yüzde 55.02, gıda da ise yüzde 41.76 olmuş.

Burada en önemli konu eğitim, konut ve sağlık verileri. Bu verilere baktığımızda gördüğünüz gibi yıllık enflasyon yüzde 60’nın üzerinde çıkıyor. Gıda da bazı ürünlerin kontrol altında tutulması neticesinde asıl yükselişi görülmüyor. Mesela et, mesela yağ, mesela süt ürünlerinde artış yüzde yüzün üzerinde oldu yıllık açıdan bakıldığında.

Özellikle konut ile ilgili olarak yükselişin devam etmesi, toplumsal anlamda çok ciddi sıkıntı anlamına geliyor. Zira, konuttaki yükseliş kiradaki yükseliş de demektir. Böyle de toplumun sıkıntı yaşayan kesimleri için daha fazla problem anlamına geliyor. Konuttaki yükselişin her alanı olumsuz etkileyeceği de muhakkak. Bu arada tabi gıda alanındaki yükseliş mutfağın ateşinin düşmediğini de göstermiş oluyor.

Eğer böyle giderse yıllık enflasyon ne yazık ki bu yıl sonu itibariyle geçen yılı da aşmış olacak. Dolayısıyla da geçen yıla oranla daha yüksek bir enflasyon verisi yıl sonunda ortaya çıkmış olacak. Süreç sonunda hükümetin enflasyonla mücadelesi de başarılı olamayacak.

Benim görebildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve genel olarak da AK Parti, gündemi ekonomi yapmamak için özel bir gayretleri var. Fakat enflasyon bu şekilde yükselmeye devam ettiği ve insanların gelirleri düşük kaldığı sürece hükümet ekonomiyi gündem yapmasa da halk bir şekilde gündemini ekonomi yapacaktır. İnsanlarda ekonomik sıkıntı devam ediyor, mutfakta sıkıntı devam ettiği sürece de siz ne yaparsanız yapın vatandaşların hareket alanı bu veriler çerçevesinde olacaktır. Emekliye zam verilmedi, asgari ücretliye zam verilmedi. Peki ne oldu? Görüyorsunuz evinden işine giden, işinden evine gelen bu ülkenin en temel katmanı olan vatandaşlar sıkıntı çekiyor. Bununla birlikte faizciler, rantçılar süreçte devletin üzerinden adeta vampir gibi semirdikçe semiriyor.

Elbette, Donald Trump’ın vergi politikası zaten uluslararası bir krize de neden olabilecek görüntüsü veriyor. Bir gerilim var ortada. Kanada, Çin, Meksika, ABD arasındaki vergi kavgaları çok hayırlı bir sürece işaret etmiyor.

Trump bir kovboy gibi hareket ediyor, ben ne dersem o olacak, diyor ama hayatın gerçekliği bu değil. Elbette Kanada, Çin ve Meksika’da ABD’ye tepki veriyor. Bunlar da uluslararası ticarette krizler anlamına geliyor.

İktidar bu süreçlerin de ülkemizdeki ekonomiye baskı yapma ihtimalini hafife almamalıdır.

Yazımızın sonunda şunu da yazalım, Türkiye’de enflasyonun düşürülme işleminde uygulanan metodun yanlış olduğu noktasını burada bir kez daha ifade edelim.

Devlet bu kadar fazla piyasayı başıboş bırakmamalıdır. Konut üretimini artırmalı, yabancıların konut alımına bir son vermeli, sağlıkla eğitimdeki artışlar sübvansiyonlarla kontrol altına alınmalı, marketlerde yükseliş kontrol altına alınmalı ve enflasyonun yükselişine dur denilebilmelidir.

Devlet piyasadan bu kadar dışarıda kalarak, dövizi baskılayarak, faizi yükselterek enflasyonu düşüremezsiniz, çok uyardık ama önemsenmedi ve önemsenmezdi de zaten. Ama şunu çok net ifade edelim, eğer böyle devam ederse ülkenin orta sınıfı fakirleştikçe fakirleşecek, haramzadeler de semirdikçe semirecek. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın istediği devlet yönetiminin bu olduğuna ben inanmıyorum, hiçbir zaman da inanmak istemiyorum.

Evet, gün enflasyonla gerçek anlamda mücadele günü, bunu gerçekten yapabilirseniz enflasyon düşecek fakat Sayın Mehmet Şimşek’e piyasayı bırakırsanız da halk ezilecek, enflasyon düşmeyecek ve kaybeden de Recep Tayyip Erdoğan olacak.

Bilmem anlatabildim mi?

 

 

  • Beğen
YORUM YAZIN